Sancılar başlamadan su gelirse...
Anormal doğumun belirtileri...
EPIDURAL ANESTEZI ILE AĞRISIZ DOĞUM
Bir bebeğin doğumu tek bir mekanizmanın denetiminde değildir. Bu kadar önemli bir olay tek bir sisteme bağlı olsa, bu sistem bozulduğunda hem Anne'nin hem de bebeğin yaşamı tehlikeye girer. Doğum bir kez başladı mı birbirini izleyen olaylar sıra ile işleme girer. Bu işlemlerden bazıları Anne, bazıları Can tarafından denetlenir. Başarı için bu işbirliği gereklidir. Birçok destek sistemi ve emniyet subabı doğumların sorunsuz tamamlanmasını sağlar.
Doğum sancılarının başlaması ile süregelen olaylara doğum eylemi ya da kısaca eylem diyoruz. Gerçekten tam bir eylem söz konusudur.
Eylemin kendini güçlendirici bir sistemi vardır. Başlayan her olay kendini başlatan olayı güçlendirir. Bir çığ topunun gittikçe büyümesi gibi eylem güçlenerek sürer. Böylece doğum olayının gittikçe güçlenerek sürmesi sağlanmış olur. Belli bir noktadan sonra olay denetimden çıkar. Bir nükleer reaktörde olduğu gibi iç yanma başlayınca artık olayı durduramazsınız. Eylemdeki Can geri döndürülemez, durdurulamaz. Dünyaya gelene dek eylemini sürdürür. Eylem ancak bebek ve plasenta uterustan kurtulunca son bulur.
Prostaglandinlerin bu sistem içindeki yeri önemlidir. Hem uterus kasını kasar, hem progesteron üretimini engeller, hem de serviksin yumuşamasını sağlarlar. Bu yumuşama olmadan serviksin genişlemesi ve bebeğin dışarı çıkmasına izin vermesi güçtür.
Doğum eylemi biraz da sosyal patlamalarda görülen eylemleri andırır. Genelde herkes kızgındır olaylar karşısında. Ama ses çıkarmaz. Sonunda toplumun içinden bir gurup planlı bir biçimde eyleme başlar. Bir süre sonra sessiz bekleyen guruplardan da eyleme katılım olur. Kalabalık arttıkça insanlara daha çok katılma cesareti gelir. Böylece eylem kendi kendini güçlendirerek sürer gider.
Doğum eylemine sonradan katılan sessiz guruplardan biri oksitosin hormonudur. Oksitosin Anne'nin hipofiz bezinin arka kısmında yapılır ve kana karışır. Oksitosin uterus kasının güçlü bir biçimde kasılmasını sağlar. Uterus kasılınca serviks gerilir. Bebeğin başı servikse dayanarak bu gerilime katkıda bulunur.
Serviks-Oksitosin işbirliği...
Serviksin gerilmesi bir mesajdır. Bu mesaj sinirler aracılığıyla beyine iletilir. Beyinden daha çok oksitosin salgılanmasını sağlar. Işte birbirini güçlendiren iki olay: Oksitosin serviksi geriyor. Gerilen serviks daha çok oksitosin salgılatıyor. Daha çok oksitosin serviksi daha çok geriyor. Böylece birbirini besleyen bir sistem kurulmuş oluyor.
Oksitosin aynı zamanda uterus iç yüzünden prostaglandin salgılanmasını uyarır. Böylece uterus kası daha da güçlü kasılmış olur. Böylece uterus kasını kasmak için devreye giren tüm sistemler birbirini desteklemeye başlar. Bu nedenle başlamış bir eylemi durdurmak son derece güçtür.
- Başa Baskı Korur...
Uterus kasılır. Can'ın başını sıkıştırır, Can bu durumdan yararlanır. Uterus Can'ın başını her kasılmada sıkıştırır. Bu sıkışmalar bebekte tiroid ve adrenalin hormonu salgılatır. Bu maddeler bebek doğduktan sonra bebeğin vücut ısısını dış ortama uymasını sağlar. Ayrıca baskı bebeğin eylem sırasında soluk almasını engeller. Yoksa akciğerlerine su kaçar. Bu nedenle baş dışarı çıkana kadar soluk almaz.
Sanıldığının aksine eylem sırasında Can'a giden oksijen azalmaz. Ayrıca eylem sırasında Can'ın iyi oksijen alıp almadığı kolaylıkla kontrol edilebilir. Eğer hamilelik sırasında normal hazırlık yapılmış ve herşey normal seyretmişse büyük olasılıkla eylem de normal seyredecektir. Bu nedenle doğum eylemi sırasında oluşan stresler bebek için yararlıdır. Can'ı dış ortama hazırlar. Sezaryanda bu hazırlık kısa devre yapılır. Bunun bebeğin geleceği üzerinde ne gibi olumsuz etkileri vardır? Henüz bu konu aydınlatılmış değildir.
Doğum nasıl gerçekleşir?
Doğumun gerçekleşmesi için Can'ın uterustan çıkarken vajen dediğimiz kanaldan geçmesi gerekir. Bu kanala girmesi için de serviks dediğimiz uterus ağzının açılması gerekir. Bu ağız açılırken zarlar yırtılır. Can doğum yoluna doğru itilir.
Bu süreç 3 evrede gelişir.
1. Evrede uterus ağzı düzenli sancılarla açılır. Genişler. Açıklığı 10 cm olur.
2. Evrede 10 cm olan uterus ağzından, Can düzenli sancı ve itilmelerle dışarı atılır.
3. Evre ise Can çıktıktan sonra plasentanın çıkması sürecidir.
Doğumun başladığı nasıl anlaşılır. ?
Doğumun yaklaşmasını gösteren 8 belirti vardır...
1. Vaginal akıntıda artış; genellikle açık renktedir. Bazen hafif pembe veya kahverengi olabilir.
2. Can'ın başının Anne'nin kemik çatısına yerleşmesi; Ilk doğumlarda, doğumdan yaklaşık 15 gün önce Can'ın başı çatıya iner. Bunun belirtisi kasıklarda oluşan ağırlık hissi ve sık idrara çıkmadır. Ayrıca Anne göğsünün altında bir rahatlama farkeder.
3. Karındaki sancının sayısı artar. Sertleşme ve sıkışma hissi ile birlikte hafif adet sancısını andıran kramp tarzı ağrılar belirir.
4. Sık gelen ve kaybolan künt bel ağrıları.
5. Ağırlık artışının durması ve yarım kilogram kadar ağırlık kaybı. Bu zayıflamanın nedeni hormonlardaki azalmaya bağlı olarak sıvı kaybının artmasıdır.
6. Anne bir canlılık ve enerji artışı hisseder. Ama yine de fazla iş yapmamalı enerjisini doğuma saklamalıdır.
7. Barsak hareketlerinin artması, doğuma yakın kramplar halinde gelen ağrılar.
8. Serviksin yumuşaması, ağız kısmının öne dönmesi ve hafif açılarak incelmesi... Ilk sancılar 30-45 dakika arayla gelen ve çimdiklenme tarzında olan birkaç saniyelik kasılmalardır. Bunlar uterusun kasılmalarıdır ve bu esnada Anne elini karnına koyduğunda sertleşmeyi hissedebilir. -
Yanlış hesap Bağdat'dan yanlış doğum sancısı hastaneden döner...
Önemli olan bunların gerçek doğum ağrıları olup olmadığını anlayabilmektir.
Bunun için için biraz dikkat etmek, telaşlanmadan durumu değerlendirmek gerekir. Aldatıcı kasılmalar birkaç saat içinde geçer. Gerçek doğum ağrıları ise başlangıçta hafiftir ve giderek zamanla süresi, şiddeti ve sıklığı artar. 15 -20 dakikada bir gelir, karından başlar, kasıklara doğru yayılır. Adet sancısına benzer . Adet sırasında içeride biriken kan atılır, burada ise içerideki Can dışarı itilmeye çalışılır.
10-15 dakika arayla gelen 30-40 saniye süren ağrılar doğumun başladığını gösterir. Bazen doğum başladı sanılarak hastaneye gidilir. Ama hastaneye varınca sancılar kaybolur. Yalancı doğum ağrıları olarak adlandırılır bu tip ağrılar. Rahim ağzını yumuşatır açar, doğuma hazırlar. Bunlar bir çeşit ısınma turlarıdır doğum için...
Nişan geldi doğum başlıyor aman...
Ilk kasılmalardan sonra nişan diye bilinen, uterus ağzını tıkayan sümüksü, hafif kanlı bir akıntı gelir. Bu doğumun bir işaretidir. Bu bazen akıntı bazen de tıkaç biçiminde gelebilir. Nişan geldikten sonra hemen sancıların başlaması gerekmez. Bazen bir iki gün gecikebilir. Bazen de tıkaç günler önceden çıkmış ve dikkati çekmemiş olabilir. Yani nişan gelmeden de doğum ağrıları başlayabilir. Telaşlanmamak gerekir.
Doğumun ilerlemesi...
Doğum ilerlemesi için bebeği saran suyun zarının yırtılması gerekir. Bu bazen sancılar başlamadan olur.
Sancılar başlamadan su gelirse...
Su sızıntı halinde gelebilir. Ama genellikle bol miktarda su fışkırır tarzda bacaklardan aşağı boşalır. Bazen su kesesi gece uykuda açılır ve tüm yatağı ıslatır. Bu nedenle son günlerde önlem olarak yatak çarşafı altına muşamba sermenizi öneririm.
Su genellikle açık sarı renktedir. Bazen içinde Can'ın cildinden bulaşmış krem gibi artıklar bulunur. Kanlı ya da vişne çürüğü rengi dediğimiz renkteki sular tehlike belirtisidir. Ayrıca yeşile çalan renkteki sular Can'ın mekonyum dediğimiz ilk dışkısını yaptığının göstergesidir. Bu durum Can'ın sıkıntıda olduğunun habercisi olabilir.
Su kesesi çoğunlukla sancılar sırasında kendiliğinden yırtılır. Zarlar yırtıldıktan sonra su boşalır. Bazende zarlar kalındır. Ancak doktor tarafından delinerek yırtılır. Böyle bir şey yapılacağı zaman hekiminiz sizi bilgilendirir. Sakın korkmayın, bu işlem sırasında hiç bir ağrı duymazsınız, çünkü zarlar üzerinde sinir yoktur. Zarların açılması ile Can'ın başı doğum yoluna iyice yerleşir ve sancılar sıklaşır.
Sancılar artıyor...
Doğumun doğum kanalı yoluyla olabilmesi için güçlü kasılmalar gereklidir. Eğer uyuşturma yapılmamışsa bu kasılmalar sırasında ağrı duyulur. Ağrıların şiddeti kişiden kişiye değişir. Doğuma fizik ve moral yönünden iyi hazırlanmış, bilgilendirilmiş Annelerde ağrı algılanması çok az olur. Aksine doğumu korku içinde bekleyen, kendine iyi bakmamış, doğum hakkında hiçbir bilgisi olmayan Annelerde ağrı çok şiddetli algılanır.
Her ağrıda Can biraz daha doğum kanalına yerleşir. ilerler. Uterus ağzı açılırken hafif kanama olur. Çünkü buradaki küçük damarlar yırtılır. Bu kanamalardan korkulmamalıdır.
Uterus ağzının genişlemesi yavaş olur. Ilk doğumlar için 10-14, daha sonraki doğumlarda 6-8 saat sürer.
Şiddetli ve sürekli kasılmalarla serviksin açıklığı 10 cm olduktan sonra doğumun ikinci evresi yani Can'ın atılma dönemi başlar.
Bu dönem ilk doğumda 1 saat, daha sonrakilerde 15 dakika kadar sürer.
Doğumun son evresi
Atılma evresinde sancıların süresi ve şiddeti iyice artmıştır. Can'ın başının aşağı yerleşmesi ile ıkınma hissi başlar. Ikınmalarla Can'ın başı iyice ilerler ve çıkıma dayanır.
Rahim ağzı iyice gerilir. Esnekleşir. Kendi başına doğum yapanlarda doğumda mutlaka yırtıklar olur ve bunların onarımı zordur. Hastanede yapılan doğumlarda ise epizyotomi denilen düzgün bir kesi yapılarak, bu yırtıklar önlenir. Bu kesi doğumdan sonra dikilir.
Eğer bu kesi yapılmazsa ileride kadını tüm yaşamı boyunca sıkıntıya sokan rahim sarkmaları , idrar ve dışkı kaçırmaları gibi önemli rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Can doğduktan sonra göbek kordonu kesilir. Henüz plasenta uterus içindedir.
Artık karın boşalmış ve Anne rahatlamıştır. Uterus küçülür ve toparlanır. Karında top gibi bir şişlik olarak hissedilir. Bu arada üşüme titreme olabilir. Doğumdan sonraki 5-10 dakika içinde plasenta ayrılır ve alınır. Kanama olmaması için ilaç yapılır.
Artık Anne doğumhaneden odasına alınabilir. Hem Can'ı hem de Anne'yi derin bir uyku beklemektedir. Anne uyandıktan sonra hemen Can'ını emzirmeye başlayabilir.
Anormal doğumun belirtileri...
Doğumların büyük çoğunluğu doktorun izlediği ve yardımcı olduğu, doğanın gücüyle oluşan doğal olaylardır. Ancak bazen bu doğal seyir bozulabilir. Can'ın ve Anne'nin zarar görmemesi için daha fazla doğum yardımı ve müdahale gerekebilir. Müdahale gerektiren nedenler Anneden, Can'dan veya doğum sürecinin özelliklerinden kaynaklanabilir.
Doğumun normal seyretmeyeceğini, ve fazla müdahale gerektireceğini önceden bilebilir miyiz?
Çoğu zaman evet...
Bunun belirtileri nelerdir?
1- Suların doğum sancılarının başlamasından önce gelmesi,
2- Suların normal açık sarı ve berrak renginden farklı olarak koyu sarı ve yeşil renkte gelmesi,
3- Suların kanlı gelmesi,
4- Adet kanamasından daha fazla miktarda vajinal kanama,
5- Can'ın normalden az hareket etmesi,
6- Ağrıların ve kasılmaların hiç geçmemesi,
7- Gününden önce başlayan ağrılar,
8- Annede baş dönmesi, şiddetli baş ağrısı, bulanık görme, gözlerinin önünde sinek uçuşması,
9-Anne'nin tansiyonunun aniden yükselmesi, kısa sürede çok kilo alınması ve vücudunun şişmesi,
10- Can'ın doğum vaktinin gecikmesi,
11- Annede mide bulantısı, karın ağrısı ve az idrara çıkma,
12- Can'ın ters veya yan gelmesi,
13- Can'ın gelişmesinin yavaşlaması,
14- Can'ın çok iri olması,
15- Can'ın kalp seslerinin düzensizleşmesi,
16- Can'ı saran suyun azalması.
Bu belirtilerin olması halinde doğumun normal seyrini izleyemeyeceği düşünülür
EPIDURAL ANESTEZI ILE AĞRISIZ DOĞUM
Doğum 8-12 saat kadar süren oldukça ağrılı bir dönemdir. Bu ağrıları çekmek zorunda mısınız?
Ağrı duymadan da doğum yapmak mümkün!
Doğumda Can'ı dışarı itmek için rahim kasılır ve gevşer. Bu kasılmalar şiddetli ağrı oluşturur. Ayrıca rahim ağzının açılmaya başlaması kasıklarda ve belde ağrılara neden olur. Ağrı duymak için ağrı uyaranlarının beyne ulaşması gerekir. Bir elektrik akımı gibi karından kalkan ağrı uyarıları omurilik aracılığı ile beyne ulaşır. Ve ağrı hissi doğar. Eğer herhangi bir şekilde bu elektrik akımının beyine gitmesi önlenirse ağrı duymaksızın doğumun gerçekleşmesi mümkündür.
Işte epidural anestezi dediğimiz bir işlem sayesinde ağrısız doğum mümkün olmaktadır. Çok ince bir plastik boru omurilik civarına özel bir teknikle yerleştirilir ve buradan verilen ilaçla ağrının beyine iletilmesi engellenir. Bu işlem usta ellerde son derece çabuk, emniyetli ve ağrısız olmaktadır. Doğum ilerlerken siz televizyon seyredebilir, kitap ya da gazetenizi okuyabilirsiniz.
Deneyimli ellerle bu anestezinin hiçbir tehlikesi yoktur. Çok nadir durumlarda görülen başağrısı da en fazla 3-4 günde geçer. Anne ağrı duymadığı için Can'ın oksijenlenmesi daha iyidir. Bu olay doğum sırasında Can'ın kafa derisinden alınan kan örneklerinden yapılan incelemelerle kanıtlanmıştır.
Ağrısız doğum, doğumun her evresinde yapılabilir. Genellikle doğum ağrıları başladıktan ve rahim ağzı açıklığı 2-3 cm olduktan sonra uygulanmaktadır
Bu yazı Op. Dr. Bülent URAN'dan alınmıştır.