12 Ekim 2008 Pazar

12-18 ay bebeklerin gelişimi

MOTOR GELİŞİMİ

¨ Güvenli bir biçimde yürür; güvenle adım atmaya başlayıp durabilir,

¨ Dikkatle koşar ancak önüne bir engel çıktığında engeli aşamaz

¨ Yürürken büyük bir bebeğini ya da ayısını taşıyabilir,

¨ Yetişkin sandalyesine çıkıp oturabilir,

¨ Destekle merdivenlerden inebilir,

ALGISAL GELİŞİMİ

¨ Kendisine gösterildiğinde üç küpü üst üste koyup kule yapabilir,

¨ Birkaç sayfayı birden çevirir,

¨ Kolay anla
şılır resimli kitapları inceler,

¨ Kalemi ortadan veya ucundan avucu ile tutar,

¨ Tek elini daha s
ık kullanmaya başlar,

¨ 3m uzaklıkta yuvarlanan toplarını izler ve geri getirmek için peşinden gider,

¨ Oyun oynarken yüksek sesle ve anla
şılmaz bir biçimde kendi kendine konuşur,

¨ Erişmeye çalıştığı nesneleri parmağıyla gösterip yüksek tonda ısrarlı seslerle ister,

¨ Çocuk
şarkılarına eşlik etmeye çalışır,

¨ Basit emirlere uyar söz dinler,

DİL GELİŞİMİ

¨ Basit sorular sormaya başlar. Örn. ‘nereye gitti’,

¨ Basit zamirleri kullanmaya başlar,

¨ Konu
şurken sırasını beklemeyi öğrenmiştir,

¨ Sözcüklerin tam söylenişinde bazı hatalar yapar, ‘tren’ yerine ‘tyen’ gibi

¨ Anlad
ığı sözcük sayısı kullandığı sözcük sayısından daha fazladır,

¨ Yaklaşık 30 sözcüğü düzenli olarak kullanabilir,

SOSYAL GELİŞİMİ

¨ Kaşığını tutar ve yemeğini dökmeden ağzına götürür,

¨ Bardağı iki eliyle kavrar üstüne veya çevresine dökmeden içebilir,

¨ Ayakkabılarını,çoraplarını ve şapkasını çıkarabilir ancak giyemez,

¨ Tuvalet ihtiyacını huzursuzluğuyla ya da sesli anlatımlarla önceden haber vermeye başlar,

¨ Oyuncaklarını artık ağzına götürmez,

¨ Oyun sırasında veya kızdığında oyuncaklarını yere atar,

¨ Basit günlük etkinlikleri taklit eder. Örn. bebeğine yemek yedirmek gibi,

¨ Küçük nesneleri kutuya koyup çıkarabilir,

¨ Başta annesi olmak üzere tanıdık kişilere duygusal olarak bağlanmıştır,

GRAFİK GELİŞİMİ

¨ 18 aylık bebek tek eliyle ya da iki eliyle karalamalar yapmaya başlamıştır,

¨ Kağıda büyük ve küçük noktalar koyabilir,

BİLİŞSEL GELİŞİMİ

¨ İlk düşünme belirtileri görülmeye başlar,

¨ Kendisini kontrol ederek hareket eder,

¨ Nesne devaml
ılığını tamamıyla kazanmıştır,

¨ Nesnenin sembolünü zihninde saklayabilmektedir.

9-12 ay bebeklerin gelişimi

MOTOR GELİŞİMİ

¨ Yerde uzun süreli oturabilir,

¨ Yatar konumdan oturur pozisyona geçebilir,

¨ Emekler ya da kalças
ı üzerinde kendini sürükleyerek ilerler,

¨ Koltuk gibi bir desteğe tutunarak ayağa kalkıp tekrar oturabilir,

¨ Emekleyerek merdivenlerden yukar
ı çıkabilir,

¨ Tek başına desteksiz yürüyebilir,

ALGISAL GELİŞİMİ

¨ Oyuncaklarını bilerek düşürür ve yere düşüşlerini izler,

¨ Çevresinde ilgisini çeken şeyleri işaret parmağıyla gösterir ve ister,

¨ 6m’den veya daha uzaktan kendisine do
ğru gelen tanıdığı kişileri ayırt edebilir,

¨ Her iki elini serbestçe kullanabilir,

¨ Üç parmak kavray
ışıyla her iki elinde küpler tutabilir,

¨ Kendi ismini bilir ve seslenildiğinde doğru yöne döner,

¨ Günlük konu
şmalarda kullanılan çeşitli sözcükleri anladığını belli eder,

¨ Kendisinden istenilen bazı nesneleri yetişkine verebilir. Örn. top,ayakkabı,kaşık vb.

DİL GELİŞİMİ

¨ Seslerin sayı ve çeşitlerinde gelişme görülür,

¨ Gerçek sözcüklerin yerine semboller geliştirerek onları kullanır. Örn. su için du , araba için düt, tren için çuf çuf gibi,

SOSYAL GELİŞİMİ

¨ Kendi kaşığını tutabilir ama henüz kullanamaz,

¨ Giyinirken kolunu ve bacağını uzatarak giydirene yardımcı olur,

¨ Kendisine gösterildi
ğinde küplerini kutunun içine koyup çıkarabilir,

¨ Tanıdığı yetişkinin kendisini görebileceği ve duyabileceği bir yerde bulunmaktan hoşlanır,

¨ Tanıdıklarına sevgi göstererek yaklaşır,

¨ ‘Güle güle’ anlamında el sallayabilir

BİLİŞSEL GELİŞİMİ

¨ Yeni araçlar keşfeder,

¨ Kendi kendine yemek yeme denemelerine girişir,

¨ Tekrarlanan hareketlerde de
ğişiklikler yapmaya başlar,

¨ Deneme yanılma yollarını basit olarak kullanabilir.

Yazının Kaynağı Fatma Eren

6-9 ay bebeklerin gelişimi

MOTOR GELİŞİMİ

¨ Desteksiz olarak 10-15dak oturabilir,

¨ Dengesini yitirmeden yerde duran oyuncağını almak için öne doğru eğilebilir,

¨ Yerde yuvarlanarak bedenini bir yandan diğer yana döndürerek ya da kıvrıla kıvrıla ilerler,

¨ Emeklemeye çalışır,

¨ Desteği tutarak ayağa kalkabilir ancak tekrar yere oturamaz, geriye doğru düşüp yere çarpar,

ALGISAL GELİŞİM

¨ İnsanlara, nesnelere ve çevresinde olup bitenlere görsel açıdan büyük ilgi duyar,

¨ İşaret parmağını kullanarak daha uzaktaki nesneleri gösterebilir,

¨ Oyuncağını durduğu yerden alır ama kendi istemiyle yere koyamaz,

¨ Bir bölümü gizlenmiş oyuncağını bulabilr,

DİL GELİŞİMİ

¨ İlgi çekmek için bağırır,

¨ ‘Hayır’ ve ‘güle güle’ sözlerini anlar,

¨ Oyunumsu sesler ç
ıkararak yetişkinleri taklit edebilir,

¨ Tek heceli sözcükleri sıkça kullanır

¨ Müzik oyunlar
ı oynayabilir; basit hayvan seslerini taklit eder. Örn. ‘möö’, ‘miyav’, ‘havv’ gibi,

¨ ‘Baba’, ‘dede’ gibi heceleri birleştirebilir,

SOSYAL GELİŞİMİ

¨ Yabancılarla tanıdık kişiler arasında belirgin bir biçimde ayrım yapar, ¨ Kızdığında ya da herhangi bir şeye karşı koyduğunda bu durumdan hoşnutsuzluğunubelirten sesler çıkartır,

¨ Çıngırağını sallayarak veya masaya vurarak zil çalma eylemini taklit eder,

BİLİŞSEL GELİŞİMİ

¨ Nesnenin sürekliliğini anlar,

¨ Saklanmış olan nesneleri aramaya başlar

¨
İlk kez tümüyle zekalı davranışlar gösterir,

¨ Amaçlı eyleme geçer; engeli kaldırmak ya da yolunu değiştirmek gibi.

Yazının Kaynağı Fatma Eren

3-6 ay bebeklerin gelişimi

MOTOR GELİŞİM

¨ Sırtüstü konumdayken ayaklarına bakmak için başını kaldırabilir,

¨ Destekle oturur ve çevresine bakmak için başını bir yandan öbür yana çevirebilir,

¨ Bacaklarını birbiri ardına hareket ettirerek güçlü tekmeler atabilir,

¨ Yüzükoyun durumda sırtüstü konuma; sırtüstü konumdan yüzükoyun duruma geçebilir,

¨ Sert bir zeminde ayakta tutulduğunda ağırlığını ayaklarına verip etkin bir biçimde aşağı yukarı zıplar,

ALGISAL GELİŞİM

¨ Gözler birlikte hareket eder,

¨ 15-30 cm yakınlığındaki nesnelere dikkatle bakar ve aynı anda onları tutabilmek için ellerini uzatır,

¨ 3m uzaklıktaki topların yuvarlanışını izler,

¨ Oyuncağını bir elinden diğerine geçirebilir,

¨ Avuçlarıyla kavrarken bütün elini kullanır,

¨ Anlamlı bir ilgi ve dikkatle yetişkinin odada yaptıklarını izler

¨ Hangi sesin kime ait olduğunu bulabilir,

DİL GELİŞİMİ

¨ Şarkımsı ya da tek ve iki heceli ifadelerle hoş ve uyumlu sesler çıkarır,

¨ Kendi kendine neşe çığlıkları atar,

¨ ‘Ba da’, ‘ba ga’ gibi iki sesli sözcükleri ayırt eder,

SOSYAL GELİŞİM

¨ Bu dönemde eline aldığı her şeyi ağzına götürür,

¨ Kendisine çıngırak verildiğinde hemen elini uzatır ve ses çıkarması için anlamlı birbiçimde sallamaya başlar,

¨ Yabancılara yakın davranır ama zaman zaman özellikle annesi yanında olmadığında hafif bir utangaçlık ve endişe gösterebilir.

Yazının Kaynağı Fatma Eren

0-3 ay bebeklerin gelişimi

MOTOR GELİŞİMİ

¨ Yeni doğan bebek karnından tutularak havada tutulduğunda başı öne düşer,

¨ Beşikten kaldırıldığında baş desteklenmezse gevşek kalır ve düşer,

¨ Yüzükoyun b
ırakıldığında başını sağa ya da sola çevirebilir,

¨ Kol ve bacaklarında ani hareketler ve duruş değişiklikleri gösterir,

¨ Oturur konuma geçirilmeye çal
ışıldığında başı belirgin bir biçimde geride kalır,

¨ Avuçlarında ve elinin tamamında yakalama refleksleri görülür,

¨ 1.ay
ında çenesini yerden ve yataktan kaldırabilir,

¨ 2.ayında yakınındaki nesnelere uzanır,

¨ Kollarını simetrik olarak sallayabilir,

¨ Başı çok az geride kalır ya da hiç kalmaz,

¨ Yüzükoyun konumda önkollarından destek alarak başını ve üst göğsünü iyice yukarı kaldırabilir,

ALGISAL GELİŞİMİ

¨ Yeni doğan bebek görme alanı içindeki parlak cisimleri fark edebilir,

¨ Yeni doğan bebek anne sesini diğer seslerden ayırt edebilir,

¨ Yeni do
ğan bebek sese tepki verir ve başını sesin geldiği yöne çevirebilir,

¨ Yeni doğan bebek dört basit tadı(tatlı, ekşi, acı, tuzlu) algılayabilir,

¨ 1-2 haftal
ık bebek annesinin ten kokusunu diğer kokulardan ayırabilir,

¨ 3.haftadan itibaren meme emerken annesinin yüzünü incelemeye başlar,

¨ 2.ay
ında annesinin yüzünü diğer yüzlerden ayırabilir,

¨ Yavaş hareket eden bir nesneyi takip eder,

¨ 2.ay
ın sonunda sadece annesinin memesini emer,

¨ 3.ayında objenin nerede olduğu ile değil ne olduğu ile ilgilenir,

¨ Çevresine bakabilmek için ba
şını amaçlı olarak çevirir,

¨ Yüzü önünde kendi elleri ve parmaklarıyla oynar,

¨ Kendisiyle konu
şulduğunda bazen de yalnızken zevkle kendi kendine sesler çıkarır,

¨ Sesin kaynağını aramak için başını sağa sola hareket ettirebilir,

DİL GELİŞİMİ

¨ Yeni doğan bebek ağlarken, kısa ve derin soluklar alırken konuşmanın temelini oluşturur,

¨ Ağlama sırasında seslerin çıkarılması için gerekli çene ve dil hareketlerini tekrarlayarak ses ve solunum düzenleme becerisi kazanır,

¨ 2.ayın sonundan itibaren daha az ağlamaya başlar,

¨ Rahat ve hoşnut durumlarında kumru gibi sesler çıkarır,

SOSYAL GELİŞİMİ

¨ Yeni doğan bebeğin yüz ifadesi belirsiz ve anlamsızdır,

¨ 5-6 haftalıkken sosyal gülümseme ve tepki biçimindeki sesli ifadeleri gelişir,

¨ 3. aya doğru tanıdık durumlara tepki vermeye başlar. Yemek, banyo, vb. gibi faaliyetlere ilişkin hazırlıkları fark eder ve tepki verir.

Yazını Kaynağı Fatma Eren

Doğum nasıl gerçekleşir

Sancılar başlamadan su gelirse...
Anormal doğumun belirtileri...
EPIDURAL ANESTEZI ILE AĞRISIZ DOĞUM


Bir bebeğin doğumu tek bir mekanizmanın denetiminde değildir. Bu kadar önemli bir olay tek bir sisteme bağlı olsa, bu sistem bozulduğunda hem Anne'nin hem de bebeğin yaşamı tehlikeye girer. Doğum bir kez başladı mı birbirini izleyen olaylar sıra ile işleme girer. Bu işlemlerden bazıları Anne, bazıları Can tarafından denetlenir. Başarı için bu işbirliği gereklidir. Birçok destek sistemi ve emniyet subabı doğumların sorunsuz tamamlanmasını sağlar.
Doğum sancılarının başlaması ile süregelen olaylara doğum eylemi ya da kısaca eylem diyoruz. Gerçekten tam bir eylem söz konusudur.
Eylemin kendini güçlendirici bir sistemi vardır. Başlayan her olay kendini başlatan olayı güçlendirir. Bir çığ topunun gittikçe büyümesi gibi eylem güçlenerek sürer. Böylece doğum olayının gittikçe güçlenerek sürmesi sağlanmış olur. Belli bir noktadan sonra olay denetimden çıkar. Bir nükleer reaktörde olduğu gibi iç yanma başlayınca artık olayı durduramazsınız. Eylemdeki Can geri döndürülemez, durdurulamaz. Dünyaya gelene dek eylemini sürdürür. Eylem ancak bebek ve plasenta uterustan kurtulunca son bulur.
Prostaglandinlerin bu sistem içindeki yeri önemlidir. Hem uterus kasını kasar, hem progesteron üretimini engeller, hem de serviksin yumuşamasını sağlarlar. Bu yumuşama olmadan serviksin genişlemesi ve bebeğin dışarı çıkmasına izin vermesi güçtür.
Doğum eylemi biraz da sosyal patlamalarda görülen eylemleri andırır. Genelde herkes kızgındır olaylar karşısında. Ama ses çıkarmaz. Sonunda toplumun içinden bir gurup planlı bir biçimde eyleme başlar. Bir süre sonra sessiz bekleyen guruplardan da eyleme katılım olur. Kalabalık arttıkça insanlara daha çok katılma cesareti gelir. Böylece eylem kendi kendini güçlendirerek sürer gider.
Doğum eylemine sonradan katılan sessiz guruplardan biri oksitosin hormonudur. Oksitosin Anne'nin hipofiz bezinin arka kısmında yapılır ve kana karışır. Oksitosin uterus kasının güçlü bir biçimde kasılmasını sağlar. Uterus kasılınca serviks gerilir. Bebeğin başı servikse dayanarak bu gerilime katkıda bulunur.
Serviks-Oksitosin işbirliği...
Serviksin gerilmesi bir mesajdır. Bu mesaj sinirler aracılığıyla beyine iletilir. Beyinden daha çok oksitosin salgılanmasını sağlar. Işte birbirini güçlendiren iki olay: Oksitosin serviksi geriyor. Gerilen serviks daha çok oksitosin salgılatıyor. Daha çok oksitosin serviksi daha çok geriyor. Böylece birbirini besleyen bir sistem kurulmuş oluyor.
Oksitosin aynı zamanda uterus iç yüzünden prostaglandin salgılanmasını uyarır. Böylece uterus kası daha da güçlü kasılmış olur. Böylece uterus kasını kasmak için devreye giren tüm sistemler birbirini desteklemeye başlar. Bu nedenle başlamış bir eylemi durdurmak son derece güçtür.
- Başa Baskı Korur...
Uterus kasılır. Can'ın başını sıkıştırır, Can bu durumdan yararlanır. Uterus Can'ın başını her kasılmada sıkıştırır. Bu sıkışmalar bebekte tiroid ve adrenalin hormonu salgılatır. Bu maddeler bebek doğduktan sonra bebeğin vücut ısısını dış ortama uymasını sağlar. Ayrıca baskı bebeğin eylem sırasında soluk almasını engeller. Yoksa akciğerlerine su kaçar. Bu nedenle baş dışarı çıkana kadar soluk almaz.
Sanıldığının aksine eylem sırasında Can'a giden oksijen azalmaz. Ayrıca eylem sırasında Can'ın iyi oksijen alıp almadığı kolaylıkla kontrol edilebilir. Eğer hamilelik sırasında normal hazırlık yapılmış ve herşey normal seyretmişse büyük olasılıkla eylem de normal seyredecektir. Bu nedenle doğum eylemi sırasında oluşan stresler bebek için yararlıdır. Can'ı dış ortama hazırlar. Sezaryanda bu hazırlık kısa devre yapılır. Bunun bebeğin geleceği üzerinde ne gibi olumsuz etkileri vardır? Henüz bu konu aydınlatılmış değildir.


Doğum nasıl gerçekleşir?


Doğumun gerçekleşmesi için Can'ın uterustan çıkarken vajen dediğimiz kanaldan geçmesi gerekir. Bu kanala girmesi için de serviks dediğimiz uterus ağzının açılması gerekir. Bu ağız açılırken zarlar yırtılır. Can doğum yoluna doğru itilir.
Bu süreç 3 evrede gelişir.
1. Evrede uterus ağzı düzenli sancılarla açılır. Genişler. Açıklığı 10 cm olur.
2. Evrede 10 cm olan uterus ağzından, Can düzenli sancı ve itilmelerle dışarı atılır.
3. Evre ise Can çıktıktan sonra plasentanın çıkması sürecidir.
Doğumun başladığı nasıl anlaşılır. ?
Doğumun yaklaşmasını gösteren 8 belirti vardır...
1. Vaginal akıntıda artış; genellikle açık renktedir. Bazen hafif pembe veya kahverengi olabilir.
2. Can'ın başının Anne'nin kemik çatısına yerleşmesi; Ilk doğumlarda, doğumdan yaklaşık 15 gün önce Can'ın başı çatıya iner. Bunun belirtisi kasıklarda oluşan ağırlık hissi ve sık idrara çıkmadır. Ayrıca Anne göğsünün altında bir rahatlama farkeder.
3. Karındaki sancının sayısı artar. Sertleşme ve sıkışma hissi ile birlikte hafif adet sancısını andıran kramp tarzı ağrılar belirir.
4. Sık gelen ve kaybolan künt bel ağrıları.
5. Ağırlık artışının durması ve yarım kilogram kadar ağırlık kaybı. Bu zayıflamanın nedeni hormonlardaki azalmaya bağlı olarak sıvı kaybının artmasıdır.
6. Anne bir canlılık ve enerji artışı hisseder. Ama yine de fazla iş yapmamalı enerjisini doğuma saklamalıdır.
7. Barsak hareketlerinin artması, doğuma yakın kramplar halinde gelen ağrılar.
8. Serviksin yumuşaması, ağız kısmının öne dönmesi ve hafif açılarak incelmesi... Ilk sancılar 30-45 dakika arayla gelen ve çimdiklenme tarzında olan birkaç saniyelik kasılmalardır. Bunlar uterusun kasılmalarıdır ve bu esnada Anne elini karnına koyduğunda sertleşmeyi hissedebilir. -
Yanlış hesap Bağdat'dan yanlış doğum sancısı hastaneden döner...
Önemli olan bunların gerçek doğum ağrıları olup olmadığını anlayabilmektir.
Bunun için için biraz dikkat etmek, telaşlanmadan durumu değerlendirmek gerekir. Aldatıcı kasılmalar birkaç saat içinde geçer. Gerçek doğum ağrıları ise başlangıçta hafiftir ve giderek zamanla süresi, şiddeti ve sıklığı artar. 15 -20 dakikada bir gelir, karından başlar, kasıklara doğru yayılır. Adet sancısına benzer . Adet sırasında içeride biriken kan atılır, burada ise içerideki Can dışarı itilmeye çalışılır.
10-15 dakika arayla gelen 30-40 saniye süren ağrılar doğumun başladığını gösterir. Bazen doğum başladı sanılarak hastaneye gidilir. Ama hastaneye varınca sancılar kaybolur. Yalancı doğum ağrıları olarak adlandırılır bu tip ağrılar. Rahim ağzını yumuşatır açar, doğuma hazırlar. Bunlar bir çeşit ısınma turlarıdır doğum için...
Nişan geldi doğum başlıyor aman...
Ilk kasılmalardan sonra nişan diye bilinen, uterus ağzını tıkayan sümüksü, hafif kanlı bir akıntı gelir. Bu doğumun bir işaretidir. Bu bazen akıntı bazen de tıkaç biçiminde gelebilir. Nişan geldikten sonra hemen sancıların başlaması gerekmez. Bazen bir iki gün gecikebilir. Bazen de tıkaç günler önceden çıkmış ve dikkati çekmemiş olabilir. Yani nişan gelmeden de doğum ağrıları başlayabilir. Telaşlanmamak gerekir.
Doğumun ilerlemesi...
Doğum ilerlemesi için bebeği saran suyun zarının yırtılması gerekir. Bu bazen sancılar başlamadan olur.


Sancılar başlamadan su gelirse...


Su sızıntı halinde gelebilir. Ama genellikle bol miktarda su fışkırır tarzda bacaklardan aşağı boşalır. Bazen su kesesi gece uykuda açılır ve tüm yatağı ıslatır. Bu nedenle son günlerde önlem olarak yatak çarşafı altına muşamba sermenizi öneririm.
Su genellikle açık sarı renktedir. Bazen içinde Can'ın cildinden bulaşmış krem gibi artıklar bulunur. Kanlı ya da vişne çürüğü rengi dediğimiz renkteki sular tehlike belirtisidir. Ayrıca yeşile çalan renkteki sular Can'ın mekonyum dediğimiz ilk dışkısını yaptığının göstergesidir. Bu durum Can'ın sıkıntıda olduğunun habercisi olabilir.
Su kesesi çoğunlukla sancılar sırasında kendiliğinden yırtılır. Zarlar yırtıldıktan sonra su boşalır. Bazende zarlar kalındır. Ancak doktor tarafından delinerek yırtılır. Böyle bir şey yapılacağı zaman hekiminiz sizi bilgilendirir. Sakın korkmayın, bu işlem sırasında hiç bir ağrı duymazsınız, çünkü zarlar üzerinde sinir yoktur. Zarların açılması ile Can'ın başı doğum yoluna iyice yerleşir ve sancılar sıklaşır.
Sancılar artıyor...
Doğumun doğum kanalı yoluyla olabilmesi için güçlü kasılmalar gereklidir. Eğer uyuşturma yapılmamışsa bu kasılmalar sırasında ağrı duyulur. Ağrıların şiddeti kişiden kişiye değişir. Doğuma fizik ve moral yönünden iyi hazırlanmış, bilgilendirilmiş Annelerde ağrı algılanması çok az olur. Aksine doğumu korku içinde bekleyen, kendine iyi bakmamış, doğum hakkında hiçbir bilgisi olmayan Annelerde ağrı çok şiddetli algılanır.
Her ağrıda Can biraz daha doğum kanalına yerleşir. ilerler. Uterus ağzı açılırken hafif kanama olur. Çünkü buradaki küçük damarlar yırtılır. Bu kanamalardan korkulmamalıdır.
Uterus ağzının genişlemesi yavaş olur. Ilk doğumlar için 10-14, daha sonraki doğumlarda 6-8 saat sürer.
Şiddetli ve sürekli kasılmalarla serviksin açıklığı 10 cm olduktan sonra doğumun ikinci evresi yani Can'ın atılma dönemi başlar.
Bu dönem ilk doğumda 1 saat, daha sonrakilerde 15 dakika kadar sürer.
Doğumun son evresi
Atılma evresinde sancıların süresi ve şiddeti iyice artmıştır. Can'ın başının aşağı yerleşmesi ile ıkınma hissi başlar. Ikınmalarla Can'ın başı iyice ilerler ve çıkıma dayanır.
Rahim ağzı iyice gerilir. Esnekleşir. Kendi başına doğum yapanlarda doğumda mutlaka yırtıklar olur ve bunların onarımı zordur. Hastanede yapılan doğumlarda ise epizyotomi denilen düzgün bir kesi yapılarak, bu yırtıklar önlenir. Bu kesi doğumdan sonra dikilir.
Eğer bu kesi yapılmazsa ileride kadını tüm yaşamı boyunca sıkıntıya sokan rahim sarkmaları , idrar ve dışkı kaçırmaları gibi önemli rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Can doğduktan sonra göbek kordonu kesilir. Henüz plasenta uterus içindedir.
Artık karın boşalmış ve Anne rahatlamıştır. Uterus küçülür ve toparlanır. Karında top gibi bir şişlik olarak hissedilir. Bu arada üşüme titreme olabilir. Doğumdan sonraki 5-10 dakika içinde plasenta ayrılır ve alınır. Kanama olmaması için ilaç yapılır.
Artık Anne doğumhaneden odasına alınabilir. Hem Can'ı hem de Anne'yi derin bir uyku beklemektedir. Anne uyandıktan sonra hemen Can'ını emzirmeye başlayabilir.


Anormal doğumun belirtileri...


Doğumların büyük çoğunluğu doktorun izlediği ve yardımcı olduğu, doğanın gücüyle oluşan doğal olaylardır. Ancak bazen bu doğal seyir bozulabilir. Can'ın ve Anne'nin zarar görmemesi için daha fazla doğum yardımı ve müdahale gerekebilir. Müdahale gerektiren nedenler Anneden, Can'dan veya doğum sürecinin özelliklerinden kaynaklanabilir.
Doğumun normal seyretmeyeceğini, ve fazla müdahale gerektireceğini önceden bilebilir miyiz?
Çoğu zaman evet...
Bunun belirtileri nelerdir?
1- Suların doğum sancılarının başlamasından önce gelmesi,
2- Suların normal açık sarı ve berrak renginden farklı olarak koyu sarı ve yeşil renkte gelmesi,
3- Suların kanlı gelmesi,
4- Adet kanamasından daha fazla miktarda vajinal kanama,
5- Can'ın normalden az hareket etmesi,
6- Ağrıların ve kasılmaların hiç geçmemesi,
7- Gününden önce başlayan ağrılar,
8- Annede baş dönmesi, şiddetli baş ağrısı, bulanık görme, gözlerinin önünde sinek uçuşması,
9-Anne'nin tansiyonunun aniden yükselmesi, kısa sürede çok kilo alınması ve vücudunun şişmesi,
10- Can'ın doğum vaktinin gecikmesi,
11- Annede mide bulantısı, karın ağrısı ve az idrara çıkma,
12- Can'ın ters veya yan gelmesi,
13- Can'ın gelişmesinin yavaşlaması,
14- Can'ın çok iri olması,
15- Can'ın kalp seslerinin düzensizleşmesi,
16- Can'ı saran suyun azalması.
Bu belirtilerin olması halinde doğumun normal seyrini izleyemeyeceği düşünülür


EPIDURAL ANESTEZI ILE AĞRISIZ DOĞUM


Doğum 8-12 saat kadar süren oldukça ağrılı bir dönemdir. Bu ağrıları çekmek zorunda mısınız?
Ağrı duymadan da doğum yapmak mümkün!
Doğumda Can'ı dışarı itmek için rahim kasılır ve gevşer. Bu kasılmalar şiddetli ağrı oluşturur. Ayrıca rahim ağzının açılmaya başlaması kasıklarda ve belde ağrılara neden olur. Ağrı duymak için ağrı uyaranlarının beyne ulaşması gerekir. Bir elektrik akımı gibi karından kalkan ağrı uyarıları omurilik aracılığı ile beyne ulaşır. Ve ağrı hissi doğar. Eğer herhangi bir şekilde bu elektrik akımının beyine gitmesi önlenirse ağrı duymaksızın doğumun gerçekleşmesi mümkündür.
Işte epidural anestezi dediğimiz bir işlem sayesinde ağrısız doğum mümkün olmaktadır. Çok ince bir plastik boru omurilik civarına özel bir teknikle yerleştirilir ve buradan verilen ilaçla ağrının beyine iletilmesi engellenir. Bu işlem usta ellerde son derece çabuk, emniyetli ve ağrısız olmaktadır. Doğum ilerlerken siz televizyon seyredebilir, kitap ya da gazetenizi okuyabilirsiniz.
Deneyimli ellerle bu anestezinin hiçbir tehlikesi yoktur. Çok nadir durumlarda görülen başağrısı da en fazla 3-4 günde geçer. Anne ağrı duymadığı için Can'ın oksijenlenmesi daha iyidir. Bu olay doğum sırasında Can'ın kafa derisinden alınan kan örneklerinden yapılan incelemelerle kanıtlanmıştır.
Ağrısız doğum, doğumun her evresinde yapılabilir. Genellikle doğum ağrıları başladıktan ve rahim ağzı açıklığı 2-3 cm olduktan sonra uygulanmaktadır

Bu yazı Op. Dr. Bülent URAN'dan alınmıştır.

20 Haziran 2008 Cuma

Hangi günlerde hamile kalınır

Planlı hamilelik özellikle kariyer yapma çabasındaki çalışan çiftler için büyük önem taşıyor. Günümüz koşulları hemen hemen her alanda olduğu gibi bebek sahibi olma konusunda da plan yapmayı gerektiriyor. Ama kararı verince bebek de hemen gelmiyor. Aylarca çaba! sarf edildiği halde ve klinik olarak hiçbir sorun bulunmamasına rağmen, bazen istenilen hamilelik bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü ya yumurtlama zamanı tutturulamıyor ya da farkında olmadan hamileliği engelleyen hatalar yapılıyor. Oysa maddi ve manevi açıdan hazır olunan bir dönemde bebek sahibi olmak istendiğinde insanların beklemeye pek de fazla tahammülü olmuyor. Peki, doğru olduğu düşünülen zamanda, vakit kaybetmeden hamileliğin gerçekleşmesi için neler yapılmalı, nelere dikkat edilmeli? Uzmanlara göre hiçbir doğurganlık problemine sahip olmayan ve korunmayan bir çiftin ortalama hamile kalma şansı, her adet döneminde yüzde 25 civarında. Çiftin yaşı, regl döneminin zamanı ve ilişkilerin sıklığı ise başarıyı etkileyen en önemli faktörler. Hamileliği sağlayan ve destekleyen koşullara dikkat ederek arzu ettiğiniz bebeğe bir an önce kavuşabilmek için uzmanımızın önerilerini dikkatlice uygulayın.

İdeal yaşta mısınız?
Tıbbi araştırmalar, çocuk sahibi olabilecek çağdaki yetişkinlerin yüzde 10 - 15'inin kısırlık problemi ile karşılaştığını ortaya koyuyor. Aktif bir cinsel yaşamı olan çiftlerin yüzde 57'si üçüncü ayda, yüzde 72'si altıncı ayda, yüzde 85'i de birinci yılın sonunda hamile kalıyor. Hamilelik için gereken süre, çiftlerin yaşları yükseldikçe artıyor. Yaşla beraber kadının üretkenliğinin azaldığını belirten uzmanlar yaşın çocuk sahibi olunmasında bu kadar önemli olmasını başlıca iki nedene bağlıyorlar.
Birincisi yaşlanma sonucunda yumurtaların kaliteleri bozuluyor. İkincisi, ilerleyen yaşla birlikte erken gebelik kaybı olasılığı artıyor. Bir kadın üreme çağı boyunca ortalama 400 - 500 kez yumurtluyor, yaş ilerledikçe kaliteli yumurta sayısı da azalıyor.

Yumurtlama döneminizi tespit edin
Kadınların en fazla doğurgan oldukları döneme ait şöyle küçük formüller söz konusu: Adetin başladığı gün "1. Gün" olarak kabul ediliyor ve 28 günde bir adet gören kadında yumurtlama 13.- 15. gün arasında gerçekleşiyor, işte bu dönem en fazla doğurgan olunan zaman. Ancak kadınların tümü bu dönemde yumurtlamıyor. Bazıları biraz daha önce veya sonra yumurtlayabiliyor. Bazıları da hiç yumurtlamıyor.
Unutulmaması gereken nokta şu! Yumurtlama problemleri olmasına rağmen kadınlar adet görebiliyor ve yumurtlama gücü aydan aya değişebiliyor. Yumurtlamanın olup olmadığı ultrason ya da kan testleriyle belirlenebiliyor.
Erkek spermi cinsel ilişkiden sonra yaklaşık 48-72 saat kadın vücudunda canlı olarak kalabiliyor, işte kadının en doğurgan olduğu bu zamanda, spermin de orada olması gerekiyor, bir de yeterli sperm bulunabilmesi için her gün yerine gün aşırı cinsel ilişkiye girilmesi.
Çünkü fazla sayıda cinsel ilişkide bulunmak erkeğin menisindeki sperm sayısını azaltıyor.

Yumurtlamanın gerçekleştiği nasıl anlaşılır?
Göğüslerde hassasiyet, karın bölgesi ve kasıklarda ağrı, rahatsızlık hissi, vajinal akıntıların ve vajinada ıslaklığın artması gibi şikayetler yumurtlamanın gerçekleştiğinin belirgin işaretleridir. Ayrıca eczanelerde satılan ovülasyon belirleme testleri ile de yumurtlamanın gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenebilir.

Test yaptırabilirsiniz
Jinekologların yumurtlama zamanını izlemek için kullandıkları en önemli yöntem LH düzeyinin tespiti. LH düzeyindeki ani yükseliş, yumurtlamanın 1-1.5 gün içinde başlayacağını, dolayısıyla kadının adet dönemi içindeki en verimli 2-3 gününün başladığını işaret eder. İşte bebek sahibi olmaya karar veren çiftler için cinsel ilişkiye girilmesi en öncelikli günler, bu günlerdir. İdrardaki LH düzeyindeki ani yükselişi artık eczanelerde satılan testler sayesinde evinizde de zamanında ve kolayca tespit edebilirsiniz.

Siz yine de tedbirli olun!
İlişki sırasında kayganlaştırıcı olarak tükürük veya diğer krem vs. gibi maddelerin kullanılması spermleri öldürerek hamileliği önleyebilir. Ayrıca yer çekiminin etkisiyle ayakta veya oturur pozisyonda kurulan ilişkide ya da ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıldığında spermlerin rahim ağzındaki açıklıktan geçmeleri zorlaşır, ilişki sonrası kadının bir süre sırt üstü yatması hamilelik ihtimalini artırabilir. Her şeye rağmen tamamen sağlıklı bir çiftin hamilelik elde etme şansı her ay yüzde 25'tir. Hamilelik ve öncesindeki dönemde çiftlerin yüksek ısıya maruz kalmaktan kaçınmaları gerekir. Saunadan ve çok sıcak suyla banyo yapmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca hamilelik ve hamilelik öncesi dönemde çalışma ortamında böcek öldürücü, kurşun, etilen oksit gibi kimyasal maddelere ve radyasyona maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Bu dönemde çamaşır suyu vs. gibi temizlik maddeleri kullanırken eldiven kullanmaya ve bu maddeleri solumamaya özen gösterilmelidir. Günümüzde bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla video, display terminallerinden (bilgisayar ve televizyon ekranı) yayılan elektromanyetik alanın da hamilelere zararlı, olabileceği düşünülmektedir. Bu tip enerjiye maruz kalan kadınlarda düşük oranının arttığı gösterilmiştir. Bu zararlı etkiden korunmak için bilgisayar ekranından 80 cm. uzakta oturulması önerilir. Özellikle monitörlerin arka bölgelerinden uzakta oturmak gerekir.

Doğum kontrol hapı kullandıysanız...
Doğum kontrol hapları en güvenilir doğum kontrol yöntemlerinden biri. Ancak doğum kontrol hapını uzun süre kullanan ve bırakan kadınlarda bir süre daha yumurtlama problemi görülebiliyor. Bu sebeple hamile kalmak için geçen süre diğer doğum kontrol yöntemlerine göre uzun olabiliyor. Bu uzamaya karşın, doğum kontrol hapı kullanımıyla kısırlığın arttığı konusunda herhangi bir kanıt yok. Doğum kontrol hapıyla korunan kadınlar hapları kullanmaya devam ederken de (örneğin kullanmaya yeni başladıklarında) veya kestikten hemen sonra hamile kalabilirler, bu durumda bebeğin sağlığı olumsuz etkilenmez.

Şansınızı artırın!
Sağlıklı beslenmek yumurta ve sperm kalitesini, dolayısıyla da döllenmeyi etkiler. Hamilelik öncesi dönemde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının edinilmesi ve bunların hamilelik süresince devam ettirilmesi çok önemli. Düzenli beslenme alışkanlığı anne adayına, ailesine ve gelişecek bebeğin sağlığına katkıda bulunur.
Boyunuza ve vücut yapınıza uygun kiloda olmak, sağlıklı bir hamilelik için ayrıca önemli. Hamile kalmadan önceki dönemde yağdan fakir, liften zengin diyet uygulanarak ve egzersiz yaparak kilo verilmesi uygun olur. Ancak hızlı kilo verebileceğiniz diyetler hamile kalma şansını düşürüp, hamilelik öncesi besin depolarınızı azaltır.
Sağlıklı hamilelik için en önemli vitamin folik asittir. Döllenmeden hemen sonra omurilik ve sinir sisteminin gelişmesinde önemli rol oynar. Hamilelikten önceki 3 aylık dönemden itibaren, günde 400 mg. folik asit takviyesi sinir sistemiyle ilgili bozuklukların oluşmasını engeller. Folik asit narenciyede, yeşil yapraklı sebzelerde, fındık, badem ve baklagillerde bulunur,
Günde 300 mg.'dan (3 bardak filtre kahve) fazla kafein alınması üreme sağlığını olumsuz etkiler. Kafein kahvenin dışında çay, kakao, kolalı içecekler gibi birçok gıdada bulunur. Bazı çalışmalar fazla kafein alımının düşüklere yol açtığını göstermiştir. Hamilelik ve öncesi dönemde kafein alımı mümkün olduğu kadar azaltılmalı ve kafeinsiz içecekler tercih edilmelidir.
Hamilelik öncesi ve hamilelik döneminde hiç alkol alınmaması en doğru yaklaşımdır. Alkol erkeklerde sperm sayısını ve kalitesini azaltır.
Hamilelik ve öncesi dönemde sigara içilmemesi ve sigara içilen ortamlardan uzak durulması gerekir. Sigara yumurta ve sperm kalitesini bozar, yumurtanın döllenmesini ve döllenen yumurtanın rahme tutunmasını zorlaştırarak hamileliği önler. Sigara içen kadınlarda dış gebeliğin daha sık görüldüğünü gösteren çalışmalar vardır. Bu dönemde sigara bırakmayı kolaylaştıran nikotin sakız ve bantlarının kullanımı önerilmez.
Suni tatlandırıcılar ve bunları içeren gıda maddelerinin kullanımından da hamilelikte ve öncesindeki hazırlık döneminde kaçınılması gerekir.
Hamilelik öncesi ve hamilelik döneminde çiftlerin stresten mümkün olduğu kadar uzak kalması ve yeterince dinlenmesi gerekir.
Egzersiz fazla ağır olmamak şartıyla önerilir. Ağır egzersiz kadın ve erkekte üreme sağlığını olumsuz etkiler.